Corporate Blogs&Microblogging

Sosyal mecraların özü: interaktif iletişim” yazı dizisinde ele alacağım 6. konu, Corporate Blogs&Microblogging. Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Blog, web + log teriminin kısaltımış halidir. Web günlüğü olarak ifade edilen blog; düzenli açıklama, yorum ve diğer materyallerin (grafik, video) yer aldığı bir çeşit web sayfasıdır. Blogu işletme blogging olarak isimlendirilirken, işleten kişiye blogger denir. Bloglar, toplu olarak blogosphere olarak ifade edilir.

Blog, şirketin hedef kitlesiyle iletişim kurmak için benimsemiş olduğu yöntemleri farklı bir boyuta/mecraya taşıyan iletişim aracıdır.

Blog’un kısa tarihi ve etkilerine bakacak olursak;

* Blog kavramı ilk defa, 1994 yılında Swarthmore Koleji’nde okuyan Justin Hall tarafından kullanılmıştır. Mart 2003’te ise “Blog” kelimesi Oxford English Dictionary sayfalarında yerini almıştır.
* 1990’lı yıllarda Microsoft çalışanları ile başlayan blog yazma alışkanlığı, ünlü CEO’ları da kapsadı ve süreç şirket blogları ile devam etti.
* Kurumsal bloglar, şirket çalışanlarının işyerlerini ve çalışmalarını anlattıkları bloglardı. Müşteriler sürece daha fazla sessiz kalamadılar ve bu bloglara ciddi yorumlar yaparak, blog yazma sürecine aktif olarak katılmaya başladılar.
* Olumlu ve olumsuz tepkilerin gelmesi işleri biraz değiştirdi.
* Bu süreçte işletmelerin gelen yorumları dikkate alması ve o yorumları engellemeyip cesurca cevaplaması çok önemliydi.
* İnsanlar uzun süren renkli reklamlara inanma devrini kapatmışlardı ve karşılarında daha samimi çalışanlar görmek, daha kaliteli ürün ve hizmet almak istiyorlardı.

Etkili kullanılan kurumsal bloglar şirket ile müşteri arasındaki etkin iletişimde yaşanan problemleri giderecek gibi görünüyor.

Bu arada web sitesi ile blog arasındaki önemli farkı söylemeden geçmeyelim... Web sitelerinin içeriği, genellikle pazarlama temellidir ve işletmelerin ürün ile hizmetlerini tanıtır. İletişim tek taraflıdır.

Blog içeriği ise, sohbet etmeye, karşılık fikir alışverişi sunarak iki ve daha fazla taraflı iletişime imkan tanır. Yeni nesil interaktif web sitesidir. Yazı içeriği informaldir.

Etkili iletişim stratejinin bir parçası olarak blog kullanımı, yeni pazarlama kanallarından birini oluşturuyor... "Yes we can!" sloganıyla, büyük değişim vaatlerine Amerikan halkının inanmasını sağlama başarısını gösterip yeni A.B.D. Başkanı seçilen Obama, WhiteHouse.gov üzerinden halkına "blog" ile sesleniyor. Burada karşılıklı iletişim ve şeffaflık (belli konularda Amerikan halkının fikrinin alınması) üst seviyede uygulanıyor.

Dünya, Barack Obama'yı ABD’nin ilk siyahi lideri olarak tarihe not düştü ama internet tarihinde Barack Obama "Bloglayan ilk devlet başkanı" olarak hatırlanacaktır.

Şirketlerin blog tutma işine girmesiyle ortaya çıkan kurumsal bloglar, kurumsal iletişim çağına giren iş dünyasının müşteri, çalışanlar ve medya ile iletişim kurmasında giderek önem kazanıyor.

Kurumsal blogların sunduğu avantajlar;

*Müşteriler ile kurulacak direk temas ve bunun sonucu edilebilecek değerli geri beslemeler. (Gelişimin en büyük tetikçisi, eleştiriler ve geri beslemelerdir.)
*Bu geri beslemeler sonucu müşteriler, ürün ve hizmetlerde yapılacak geliştirmelere tanık olması, işletmeye çok daha yüksek bir tüketici sadakati ve hızla artan bir marka değeri sağlaması
*Kurumsal bilinirlik ve lider imajına büyük katkı sağlaması
*İşletme hakkında olumsuz söylentilere güçlü bir şekilde cevap verebilme
*Arama motorlarında işletmenin yüksek sıralarda yer almasını sağlama
*İnformal bilgi akışı ile şirketin şeffaflık imajına değer katması

Yeni sosyal medya aracı olan bloglar; sadece bilgi vermek için değil, aynı zamanda kullanıcı etkileşimi yaratmak içindir. Kişileri ikna etme, bilgilendirme ve etkilemede reklam ve PR çalışmalarından daha güçlüdür.

“Online ortamda bulunmazsan, günümüz dünyasında var olduğundan emin olamazsın.”

“Bu işin hiç mi dezavantaj içeren kısmı yok” dediğinizi duyar gibi oldum. Herşey gibi blog'un da olumsuz etkileri vardır... Mevcut kurumsal blogların başarısız olmasının en önemli sebebi, güncelleme yapıl(a)mamasıdır. Özü etkileşim olan blog mecrasında süreklilik ve kaliteli içerik odaklanılması gereken en önemli iki konudur. Bu iki konuya gereken özen gösterilmeyecek ise en başından ‘kurumsal blog’ işine girilmemesi taraftarıyım.

Risk konusuna da değinmek gerekirse, nasıl ki iyi bir içeriğin yayılma hızı bloglar üzerinden inanılmaz bir güce sahipse aynı şekilde marka hakkında çıkan olumsuz haberlerin yayılma hızı da yüksek oluyor. Bu riski göze alan ve proaktif hareket eden kişi/kurumların bu işe girmelerini tavsiye ederim.

Özetlemek gerekirse; kurumsal blog “buzz” üzerine kuruludur. Sosyal medyada buzz, bir anlamda dedikodu demektir. Hızlı yayılan, insanların paylaşmaya ilgi duyduğu, gelişigüzel olan ve kolaylıkla kontrol edilemeyen bir yapıya sahiptir. Takipçilerinizi bu sayede etkileyip yönlendirebilirsiniz.

Son olarak şunu da söyleyip blog faslını kapatalım. Eğer özgün bir içeriğiniz var ise (sizin çaba sarf etmenize gerek kalmadan) doğal olarak takipçileriniz içeriği yayacaktır.

Biraz da son dönemlerin hızlı büyüyen mikroblogging konusuna değinelim. Microblog; içerik olarak geleneksel bloglardan daha küçük, resim ve video gibi içeriklerin kısa cümlelerle sunulduğu bir blog türüdür. Anlık mesajlaşma en çok kullanılan özelliğidir.

Sosyal ağ ve blog kavramlarından sonra internetin en etkili ve en hızlı rüzgarlarından biri olan mikroblogging dönemi Twitter ile başladı. Sonrasında Friendfeed örneği ile karşılaştık. Ancak bir süre önce Facebook tarafından satın alınan FF, şimdilerde köşeye atılmış bir vaziyette. Dolayısıyla Twitter üzerinden microblog konusunu ele almaya çalışacağım. (Bu arada dünya üzerinde FF'i en çok kullanan Türkler imiş.)

Webrazzi’de yayınlanan yazıya göre, Twitter’ın şu anda 105,779,710 kayıtlı kullanıcısı bulunuyor ve servise hergün 300.000 yeni kullanıcı kayıt yaptırıyor. Ayda 180 milyon tekil ziyaretçi alan servis, trafiğinin %75‘ini ise üçüncü parti Twitter uygulamlarından sağlıyor. Aynı zamanda sisteme gönderilen tweet’lerin de yine %60‘ı bu uygulamalardan geliyor.

TNS and The Conference Board tarafından yapılan "Consumer Internet Barometer" araştırmasına göre, internet kullanıcılarının % 41.6'sı, arkadaşlarıyla temas halinde bulunmak için Twitter'ı kullanıyor. Aynı zamanda % 29,1'i durumunu güncelleştirmek, % 25,8'i haber bulmak ve güncel kalmak, % 21,7'si iş maksadıyla ve yüzde 9.4'ü ise araştırma yapmak için Twitter'ı kullanıyor.

Ortalama Twitter kullanıcısı öncelikli olarak arkadaşları ve ailesiyle karşılıklı iletişimde bulunuyor. Daha popüler olarak ise; ünlüler, bloggerlar, TV showları, çalışanlar, markalar ve gazeteciler kullanıyor. Çoğu kadın arkadaşları, ailesi ve ünlülerle; erkeklere oranla daha fazla etkileşimde bulunuyor. Ancak erkeklerin çoğu ise, bloggerları takip etmeyi tercih ediyor.

Dünyaca ünlü mikroblog sitesi Twitter’daki hızlı içerik akışı, arama motorlarını da etkiledi. Artık büyük arama motorları Twiter’daki ‘tweet’leri de arama kapsamına aldı. (Bilişim devi Microsoft ve en büyük rakibi Google, arama motorlarında Twitter’da yapılan güncellemelere gerçek zamanlı erişim imkanı sağladı.)

Son olarak; microblog kategorisinde popüler olan twitter üzerinde,

a) ürün ve firma hakkında ne konuşulduğunu dinleme,
b) bunlardan dersler çıkararak gerekli iyileştirmeler yapma ve
c) takipçiler ile interaktif bir etkileşime geçme olanaklarına sahip olduğumuzu unutmamalıyız.

EK BİLGİ: Twitter kullanımı ile ilgili daha detaylı bilgi için Twitter’ı Kullanma Sanatı (DELL Örneği) yazısına bakabilirsiniz.

0 yorum: (+add yours?)

Yorum Gönder